Kendisi hakkında çok şey duyduğum ama son ana kadar da okumadığım bir yazardı Machiavelli. Kitabının konusu zaten ben hemen okumalıyım cinsinden bir konu, yine de halk tarafından pek ilgiyle karşılanmadığı aşikar. Çevremde kitabın namını bilen çok az kişi var…
Kitabın konusu bakış açısına bağlı biraz da. Şöyle ki yöneten kesimin gözünden bakarsanız konu: “Nasıl Yönetilir?” Yönetilenler açısından yani bizim açımızdan bakarsak :” Nasıl uyutuluyoruz ya da Biz neyi?” Bu açıdan durum biraz karışık…
Kitap Hakkında Düşüncelerim
Öncelikle yazarın hayatını okuduğumda, tamamen hayal kırıklığına uğradım. Çünkü karşımda krallara bile öğüt verebilecek bilgelikte, ağır oturaklı ve onurlu bir kişi bekliyordum. Ama karşılaştığım kişilik, yönetimle ilgili bir yerlere gelebilmek için çabalayan ve gerekli kişilere yalakalık yapmaktan çekinmeyen bir kişilik buldum. Zaten bu kitabı da birşeyler elde etmek beklentisiyle zamanın prensine sunuyor.
Sonraki, düşüncem şu oldu, bu adamın verdiği öğütler kesinlikle tutulmalı zira bu adam istediklerini elde etmekte oldukça başarılı bir adam, zaman zaman talihsizlikler yaşamış olsa da işin sonunda vazgeçilmez olmayı başarıyor.
Bu kişiliğe sahip biri bizim tarihimizde de var aslında. İbn-i Haldun. O da zamanın yöneticilerinin arkasından zaman zaman dolaplar çevirmesine rağmen vazgeçilmez olmayı başarıyor.
Machiavelli, bu kitapta zamanın krallarına halkın nasıl yönetileceğini anlatıyor. Halka nasıl davranmalı ki, halk bir taraftan kraldan korkarken diğer taraftan onu sevebilsin.
İşte kitapla ilgili tartışmalar da burada başlıyor çünkü yazar kralın yapması gerekenleri sıralarken ahlaki değerleri es geçiyor. Aslında olanı anlatıyor olsa da bunun gösteriş budalası muhafazakar kesime kabul ettir. Mesela diyor ki, kral halka bol bol söz vermelidir ama asla tüm sözlerini tutmak gibi bir hataya düşmemelidir. Ya da, kral pis işleri başkalarına yaptırmalı, halkın hoşuna gidecek işleri bizzat kendisi yapmalıdır….
Ve bunun gibi binlerce öğüt sıralıyor.
Kitabı okurken aynı prensiplerin hala geçerli olduğunu ve halk üzerinde acımasızca uygulanmakta olduğunu hissediyorsunuz…
Kitap Şiddetle tavsiye listesine giriyor…
Kitapta Altını Çizdiğim Satırlar
- İnsanlar her defasında daha iyisini bulacaklarını umarak hevesle efendi değiştirirler. (Sayfa 42)
- Teban, şikayetlerini doğrudan dile getirebilecekleri bir prens olmasından hoşnutluk duyar. (Sayfa 44)
- İnsanları okşayacaksın ya da tepeleyeceksin; aslında, hafif hakaretlerin öcünü alabilirler ama ağırlarına güçleri yetmez; o yüzden bir insana yapılacak hakaretin derecesi onun öç almasından korkulmayacak kadar olmalıdır. (Sayfa 45)
- Cumhuriyetlerde ise tam tersine, yaşam, nefret, öç arzusu mayalanır durur. (Sayfa 57)
- İşte bunun içindir ki tüm silahlı peygamberler muzaffer olmuşlardır. (Sayfa 60)
Nasıl Yönetilir?
Machiavelli, tamamen şehir devletlerden oluşan zamanın italyasında, prenslikler nasıl yönetilmeli konulu bu kitabını devlet yönetiminden küçük bir pay almak umuduyla prens Lorenzo Mediciye ithaf etmiştir. Ne var ki prens aynı anda kendisine hediye edilen bir av köpeğine daha fazla ilgi göstermiş ve yazarımızın hevesi kursağında kalmıştır.
Bu bilgileri kitabın sunuş kısmında edindiğimde Machiavellinin kitabı hakkında edindiğim “ahlaksız” önyargısı bizzat Machiavelli için geçerli oldu. Yazarı bu davranışından dolayı çok çıkarcı buldum. Diğer taraftan kitabı okurken de kitap hakkında dillendirilen eleştiriler soldu gitti. Çünkü kitapta yönetmek için ne yapılması gerektiği anlatılıyordu ve başkalarının ahlaksız dediği şey de tam olarak şuydu: ” Daha fazla kan dökülmemesi için gerektiğinde kan dökmelisin.” Bana gayet masum geldi.
Anladığım kadarıyla bir devleti (prensliği) yönetmek için şu özelliklere sahip olmak gerekiyor:
- Hem zengin kesimin hem de halkın desteğini ve sevgisini kazanmak, İkisi arasında çatışma olduğunda ise halkın desteğini almak gerekli.
- Halkın nazarında hem korku salmak, hem de onların saygısını kazanmak şart. Bunu yapmak içinde zalimlik unsurunu yerinde ve zamanında kullanmak gerekiyor.
- Halka ve zengin kesime bol bol söz vermek ve verilen sözlerin tamamını tutmamak gerekiyor.
- Sağlam bir ordu oluşturmak, ve ordunun gözünde saygı kazanmak gerekiyor.
- Pis işleri yapmak gerekiyor ama bunları başkalarına yaptırmak ve güzel işleri bizzat yapmak ve yaymak gerekiyor.
Nasıl uyutuluyoruz?
Kitapta halkı manipüle etmenin ne kadar kolay olduğu söylenmese de ima edilmiş. Bunu başarmak için şunları yapmak yeterli:
- Barış zamanlarında halkı sürekli devlete muhtaç tutmak.
- Halkı çok fazla sık boğaz etmemek.
- Arada bir halkın dudağına bal sürmek.
- Çok söz vermek ve sözünü tutmamak.
- Çok iyi kalpli olmamak.
- Zalimlik yapıp halkın gözünü korkutmak aynı zamanda saygısını kazanmak.
Kitabı bitirdikten hemen sonra aklımda kalanlar bunlar. Siz okudunuz ve aklınızda bambaşka şeyler kaldıysa yorum kısmını kullanabilirsiniz…