Bu kitabın ismini daha önce duymamış olamazsınız. Ben de çok fazla duydum ama tercihlerimden dolayı pek ilgimi çekmemişti (Daha çok sosyolojik kitaplar okuyordum). Yine de bir kaç sene önce setini alıp kitaplığıma koymuştum. Orada tozlanıp kaderlerini beklerken bir anda ilgimi çekti ve okumaya başladım.

Daha ilk bölümün sonunda kendime söylediğim cümle şuydu:” Bu kitabı neden daha önce okumadım?”

Evet, özellikle çukurova bölgesinde yaşıyorsanız ve daha bu kitabı okumadıysanız hiç beklemeyin, alın okuyun. Kendi memleketinize olan ilginiz artacak, kitapta bahsi geçen her yeri görmek isteyeceksiniz.

Peki bu kitap ne anlatıyor?

Öncelikle şunu belirteyim, henüz seriyi bitirmedim, şu an ikinci ciltteyim. Kısaca kitap öksüz ve yetim bir çocuk olan İnce Memedin toprak ağalarıya mücadelesini konu alıyor. Türk filmlerinde bolca gördüğümüz temalardan bir tanesi.

Zaten sonradan yaptığım okumalarda Yaşar Kemal’in aslında bu hikayeyi senaryo olarak düşündüğünü ama yapımcılarla anlaşamayınca romana dönüştürdüğünü öğrendim.

Ama hikayeyi çarpıcı kılan hikayenin kendisi değil, Yaşar Kemal’in tasvirleri. Yazar size yıllarca gözünüzün önünden gitmeyecek tasvirlerle bir ziyafet sunuyor. Karakterler, yerler sanki onları gerçekten tanıyormuşçasına gözünüzün önüne seriliyor.

Elbette hikaye kötü anlamı çıkmıyor bundan ve malesef İnce Memedi destanlaştırmaya çalışırken yazar bazen tekrara düşmüş gibi geldi bana ama yine de destansı bir öykü de bizi bekliyor.

Tabii arka planda bir karl marks hipotezi ve bir kafka ümitsizliği de bizi bekliyor.

1. Kitap

İnce Memed serisinin birinci kitabı doğal olarak her şeyin başlangıcını anlatıyor. Yazar çukurovanın ve toros dağlarının detaylı bir tasvirini yaptıktan sonra dayak yediği için evinden kaçan ince memedin hayatına giriş yapıyor.

İnce Memed babası ölmüş, annesiyle yaşayan bir çocuk. Beş köyün sahibi Abdi Ağanın köyünde yaşıyor. Ağanın en iyi yaptığı şey köylüleri sömürüp onlara zulmetmek. Bu zulümlerden İnce Memed ve annesi de nasibini almış. İnce Memed ağa için köle gibi çalışıyor, en küçük bir hatasında, hata olmasına da gerek yok, işkence görüyor, dayak yiyor.

Bunlardan bunalınca da köyden kaçıp çukurovada bir köye gitmeye karar veriyor. Yolda Süleyman isimli bir köylüye rastlıyor ve onun evinde, onun oğlu gibi yaşamaya başlıyor. Ancak aradan biraz zaman geçtiğinde annesine olan merakı üstün çıkıyor ve köye dönüyor, sonra yakalanıp genç bir adam olana kadar zulme katlanıyor.

İnce Memed genç bir delikanlı olduğunda ağasının da yokluğundan faydalanarak kasabaya iniyor. Oranın şartlarını görünce sevdiceği hatçe ve anasını da alıp köyden kaçıp kasabaya yerleşmeye karar veriyor. Annesi kabul etmiyor ama hatçe duruma razı oluyor. Bu arada hatçe de ağanın yeğeni ile nişanlı, hatçe bunu istemiyor, o ince memede sevdalı, tüm köylü de bunu biliyor.

Olan oluyor, kaçıyorlar ancak dağda yakalanıyorlar. İnce Memed, ağayı ve yeğenini vuruyor, yeğen ölüyor ağa yaralanıor. Kendisi de dağlarda bir eşkiyaya sığınmak zorunda kalıyor.

Ağa köyde hatçe ve anaya yapmadığını bırakmıyor. Annei ölüyor, hatçe ağanın yeğenini öldürmek suçundan hapse giriyor. Köylünün üzerindeki zulüm artıyor.

İnce Memed Abdi Ağayı öldürmeye karar veriyor ve sonunda istediğini yapıyor. Bu arada efsaneleşiyor, herkes onu konuşmaya başlıyor. Abdi Ağanın topraklarını ve hayvanlarını köylüye dağıtıyor. Köylü bayram ediyor.

Sonuç olarak birinci kitapta umut var. Bir kişinin isterse haksızlığa zulme karşı koyabileceği hissi veriliyor. Kitap; anasını, karısını ve çocuğunu kaybeden ince memedi saymazsak, mutlu bir sonla bitiyor.

2. Kitap

İnce Memed serisinin ikinci kitabına tam bir ümitsizlik ve çatışma hakimdir. Köylü bir kaç sene rahat edip, tarlasını ekmiş ve ürününü yetiştirmiştir ancak sonrasında Abdi Ağanın kardeşi Hamza çukurovadan gelip abdi ağanın mallarına el koyup karılarıyla evlenmiştir. Sonrasında da köylü üzerinde abdi ağayı aratan zalimlikler yapar.

Ovada ise iki büyük ağa köylülerin topraklarını ele geçirmeye çalışmaktadır. Bu kişiler devletin de gücünü arkalarına aldığı için köylüler ne yapsa bunlarla başa çıkamaz.

Tüm bunların ortasında ise her tarafı jandarma, eşkiya ve köylülerle çevrilmiş olan İnce Memed bir ümitsizliğin içerisindedir. Abdi ölmüş yerine Hamza geçmiştir, onu öldürse yerine başkaları geçecektir. Birini öldürse bin tanesi geri gelecektir. Bu iç çatışmayı kitap boyunca yaşarız ama çözüm kitabın sonlarına doğru açığa kavuşur. Aslolan mücadele etmektir, gidenin yerine kim gelirse gelsin aynı mücadeleye devam etmek gerekir.

Bu kitabın en önemli noktalarından bir tanesi de İnce Memed efsanesinin vavyay köyü halkı üzerine etkileridir. Vayvay köyü Ali Sefa Bey tarafından ele geçirilmeye çalışılır. Kendisi tüm kasabanın devlet kurumlarını ele geçirmiş güçlü bir beydir. Halka zulmetmekten de geri kalmaz. Emrine uymayan köylülerin canına malına ve ırzına bile saldırmaktan geri kalmaz. Yeri geldiğinde onları susuz bırakır, öyle bir zalimdir.

İnce Memed jandarmalardan kaçarken bu köydeki Osman Ağanın yanına sığınır. Osman ağa kendisini çok sever ve ona her türlü yardımı yapar. Yaşlı biridir ama ondan aldığı güçle ali sefa beye karşı gelir. Daha sonra İnce Memedin köyde olduğunu öğrenen diğer köylüler de cesaretlenir ve ali sefa beyle savaşmaya karar verirler.

Ancak Ali Sefa Beyin zalimlikleri üstün gelir. Köylüleri bıktırır, köylüler yenilmek üzereyken sahneye ince memed çıkar, Ali Sefa ve Hamzayı öldürüp sırra kadem basar. Devamında ne olduğunu 3. kitapta öğreneceğiz.

Neyse, seriyi okudukça bu yazıyı inşallah güncellerim. Okuduysanız yorumlar bölümünden sohbete dahil olabilirsiniz.

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir