Ceza Kolonisinde kitabı, Franz Kafka’nın yayınlanmış ve yayınlanmamış bir dizi anlatım ve hikayelerini içeren bir kitap. Adını, içerisindeki “Ceza Kolonisinde” adlı bir hikayeden alıyor.
Bildiğimiz, Kafka çizgisinde bir kitap. Yani, sıra dışı, karmaşık bilinçaltı ve sistem eleştirisi güzellemeleriyle dolu, kabus gibi. Kafka bu kitabında size tül perdeler arkasından karmaşık görüntüler resmediyor. Perdeyi her açışınızda biraz geriliyor, biraz karamsarlaşıyor, şaşırıyor ve ürperiyorsunuz.
Kafka, Dönüşüm, Dava ve Babaya Mektup gibi kült eserlerin yazarı. Özelliği, hiç bir kalıba sığdırılamaması ve daha da öne çıkan özelliği kitaplarında size kabusu yaşatması. Kitabı okurken gerileceğinizi, hayata bakış açınızı olumludan olumsuza değiştireceğinize hiç şüphe yok. Anlayacak mısınız? Orası şüpheli.
Eğer Kafkayı anlamak istiyorsanız, kesinlikle bu kitapla başlamamalısınız, işe önce Babaya Mektup kitabıyla başlamalısınız. Eğer azıcık Freud biliyorsanız diğer tüm kitaplarında bu kitabın izlerini bulacaksınız. Ceza Kolonisinde kitabı dahil.
Çakallar ve Araplar
Kitapta bir sürü hikaye var ama bunların arasından en çok ilgimi çeken “Çakallar ve Araplar” adlı hikaye.
Batılı bir gezgin bir Arap kafilesi ile birlikte çölde seyahat ederken mola verilir ve diğerleri uyur uyumaz bir çakal sürüsü gezginin yanına yaklaşır. Araplardan şikayet eder ve kendilerini kurtarması için ona bir makas verirler. Tam bu arada kafilenin başı yanlarına gelir ve çakallarla dalga geçer. Onların önüne bir leş atar ve bu çakalların ne zaman batılı görse hep böyle yaptıklarını söyler, gülüp geçer. Çakallar da leşi afiyetçe yerler.
İlk okuduğumda, Kafka’nın ırkçı bir yahudi olduğunu düşünüp, ne yalan söyleyeyim, hayal kırıklığına uğradım. Sonra, aslında burada sadece Arapları eleştirmediğini, çakalların yahudileri simgelediğini düşünmeye başladım. Araplara karşı elbette bir eleştiri var ama asıl eleştiri yahudilere.
Hikaye, kısa ve basit bir hikaye olmasına rağmen, şu an filistinde olanları düşündüğümüzde her şeyin böyle ,aynı hikayedeki gibi, başladığını anladığımızda çakalların ne kadar yol katettiğini Arapların ise hala araplık yaptığını anlıyoruz.
Hikayeyi okuduktan sonra dizinizi dövmeye başlayabilirsiniz!
(Ha bu arada, Kafka’ya laf yok!)