Franz Kafka‘nın Dava kitabını okuduktan sonra binlerce sayfalık bir kitap yazmak için birikiminiz olurdu, tabii anladıysanız. Anlamak için de muhtemelen Kafka’nın tüm külliyatını, hayatını ve yaşadığı dönemi ve dönemin şartlarını hatmetmeniz gerekecektir. Bundan sonra, en çok zorlanacağınız şey ise, işe nereden başlayacağınıza karar vermek olurdu şüphesiz.

Biri iftira atmış olacaktı Josef K’ya, çünkü bir sabah durup dururken tutuklandı.

Böyle başlar roman, damdan düşer gibi, olayın tam ortasından. Zaten anladığım kadarıyla bu Kafka için imza olmuş. Hatırlarsınız, dönüşüm adlı kitabında da buna benzer bir giriş cümlesi ile başlamıştır: “Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.”

Dava adlı romanda Kafka, ne ile suçlandığını dahi bilmeyen bir adamın tutuklanması ve aklanma adına gösterdiği çabayı konu alır. Gayet basit bir dille, ama bu kişiyi yanıltabilir çünkü kullanılan her imgede, canlandırılan her karakterde bir sembolik anlam, bir alegori vardır. Bu sebeple de anlaması zor bir kitaptır.

Genel olarak iki şeyi eleştirir bu kitapta Kafka, birincisi şekil olarak da kolaylıkla anlayabileceğimiz gibi dönemin adalet sistemini, ikincisi ise romanın sonuna doğru Josef K’nın katedrale girmesi ile anlatılan bir bekçi-davalı öyküsüyle ilgilidir. Burada anladığım kadarıyla, bir adalet mekanizmasından çok, varoluş ve özgürlük kavramlarını sorguluyor yazar.

Dava hakkında yapılan bir incelemede şöyle demiş:

Kafkayı daha önce okumadıysanız, “Dönüşüm” gibi kısa hikayeleriyle başlamalısınız. Hazır olduğunuzda Dava burada olacak, gerçekleşmeyi bekleyen bir kabus gibi.

Davanın hakikaten böyle bir yönü de vardır. Kitap, bir kabus gibi etrafınızı sarar, hatta yapılmış bir filmi de vardır ve kabusu gayet ustalıkla yansıtmıştır. Kitabı okuduktan sonra filmini de mutlaka izlemelisiniz.

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir