Sosyoloji ya da tarih ile uzaktan yakından ilgilendiyseniz adını mutlaka duymuşsunuzdur bu adamın. 14. yüzyılda yaşamış bu büyük bilginin kıymeti ancak günümüzde bilinmeye başlanmıştır. Sebep? Çok basit adam zamanından 600 yıl sonrasını görmüş ve anlatmıştır.
Kimileri sosyolog der İbn-i Haldun’a kimileri ise demez. Çünkü onun zamanında sosyoloji biliminin henüz kurulmadığını bundan dolayı Haldun’un sosyolog olarak adlandırılamayacağını söylerler. Böyleleri büyük ihtimal onun kitabını okumayanlardır.
İbn-i Haldun, kitabı Mukaddime de sosyoloji ilmini kurmuş sınırlarını belirlemiş ve ona İlmi Umran adını vermiştir. Bize göre bir disiplinin bilim olabilmesi için sonunun -loji olarak bitmesi, isminin Latince olması ya da batıdan geliyor olması gerekiyor sanırım. Her neyse?
Mukaddime, kelime manası itibariyle giriş demektir. Yani İbn-i Haldun iki ciltten oluşan mukaddimeyi asıl kitabına giriş olarak yazmış ama bu giriş bir başyapıt haline gelmiştir.
Kitaba başlarken, amacı dönemin Kuzey Afrikasının ve Arapların tarihini yazmaktır İbn-i Haldun’un. Sonra kitabın içeriğini genişletmiş ve bildik tüm devlet ve milletlerden onların yaşayış tarzlarından yönetim sistemlerinden bahsetmiştir kitabında.
Kitabı okurken beni şaşırtan çok şey oldu;

  • Machiavelli’nin Prensinde anlatılanlar Mukaddime de anlatılmıştı. Yaşam tarzlarının ve yönetimde söz sahibi olabilme için belki bazen kaypakça hareketlerde bulunmuşlardır ikisi de. Yine de devirlerinin aranan adamları olmuşlardır çevirdikleri dolapların bilinmesine rağmen. Bir şekilde saygı kazanmışlardır. Bu konuda İbn-i Haldun’un çok daha ilerde olduğunu itiraf etmeliyim. Birbirlerinden etkilenmiş olmaları pek mümkün değil tabii.
  • Ya da Karl Marx’ın tezlerine yakın tezler yüzlerce yıl önceden bu adam tarafından dile getirilmiştir.
  • Ve şu an ismini sayamadığım onlarca büyük yazarın tezleri onlardan çok daha evvel bir şekilde bu kitapta bahsedilmiştir.
  • Daha da ilgincini söyleyeyim mi? Bu adamın Charles Darwin’e bile ilham kaynağı olmuş olma ihtimalini düşünüyorum zira asıl demek istediğini bilemesem de kitabında insanın maymunla ilişkili olduğuna dair bir sınıflama yapmıştır.

Kitabı okurken beni şaşırtmayan şeyler de vardı;

  • Mesela Arapların o günkü durumu. O zamanlar da böyle birbirlerini kesip dururlarmış , doğrusu hiç bir şey değişmemiş bunlar için.

Kitabın bendeki çevirisi Süleyman Uludağ tarafından hazırlanmış ve Dergah Yayınları tarafından basılmış. Tarafsızlığı konusunda şüphelerim var. Biraz İslamcı bakış açısıyla çevrilmiş olabilir. Yine de yaklaşık 200 sayfalık önsöz bölümünde güven veren bir yol izlemişler ve kitabın sadece bu bölümünü okumak bile sizin dağarcığınıza çok şey katacaktır.
Kitaplığınızda mutlaka olması gereken bir kitap. Okumadıysanız hemen listenize alın derim…