Infinite Jest, David Foster Wallace tarafından yazılmış, dünyaca ünlü ama maalesef Türkçeye henüz kazandırılmamış bir roman. Yine de ingilizce bilenler ve post-modern edebiyattan hoşlananlar için iyi bir seçenek.
Arama motorlarına en iyi post modern romanlar terimini yazdığınızda karşınıza çıkan kitaplardan bir tanesi. Aynı bizim Oğuz Atay‘ın “Tutunamayanlar“ı gibi. Bir efsaneye dönüşmüş, muhtemelen de bu gaza gelip okumaya çalışanların da ellerinde patlamıştır. Çünkü okuması oldukça zor bir kitap, sayfa sayısı da 1000.
Öyle ki bu kitabın okurken yardımcı olması için eşlikçi (companion) kitap bile yazılmış. İnternette her bölümünde yardımcı olması için wiki (ansiklopedi) sayfaları oluşturulmuş. Her bölümün ayrı ayrı özetini ve yorumumu paylaşan sayfalar var.
Anlayacağınız bu kitap okuyucu tam bir meydan okuma olmuş.
Türkçesi olmasığı için mecburen İngilizcesini buldum. Yds sınavından 97 almış biri olarak sözlüksüz okumanın imkansız olduğunu söylüyorum. Şu an kitabın 200. Sayfasındayım ve size kolay kolay konusunu bile anlatamam.
Yazar bir yapbozun parçaları gibi ayrı ayrı, en başlarda bir birinden bağımsız görünen sahneler sunuyor okura. Sonra bu sahneler yavaş yavaş birleşip genel bir manzara oluşturuyor. Durum sıkıcı gibi görünse de her bölümün kendini okunur kılmak için farklı özellikleri var. Bizim Tutunamayanlar gibi ama en azından başlarda daha kopuk ve daha dağınık.
Kitabın merkezinde bir tenis akademisi ve bu akademide gelecek vaadeden öğrencilerden biri olan Hal var. Onun hayatından ve çevresinden bilgileri yavaş yavaş öğrenip, yukarda da bahsettiğim gibi yapbozun parçalarını birleştiriyoruz. Şu ana kadar ortaya çıkan manzarada; uyuşturucu bağımlılığı, başarı, aile gibi kavramlardan oluşan bir görünüm var. Ayrıca bölücü bir örgüt, o örgütü araştıran ajanlar, araplar, suriyeliler, kanadalılar… Çok şey var.
Bu kitapta olan en önemli özelliklerden bir tanesi de mizah. Bazı bölümlerde istemsizce kahkaha atmanıza neden olacak betimlemeler mevcut.
Okudukça ekleyeceğim.
Sonunda bitirdim!
Evet, 9 aylık bir çabanın ardından kitabı bugün itibariyle bitirdim. Hayır, en uzun sürede okuduğum kitap değil. İlk sırada üç sene gibi bir zamanda bitirdiğim Kırmızı ve siyah kitabı var ama o kitap bunun yanında çerez kalır.
Daha önce de belirttiğim gibi bu kitabı kısa sürede bitirmek her babayiğidin harcı değil, olmamalı da zaten. Çok ciddi bir zaman ve çaba gerektiriyor ve bu bile kitabı tek seferde anlamak için yeterli değil. Yani kitabı tekrar tekrar okumanız gerekiyor, ben henüz birinciyi bitirdiğim için burada söyleyeceklerim çok iddialı olmayacak.
Kitabı bitirdiğimde de aklımdan geçen düşünce şuydu zaten :”Eeeeee!”
İnfinite Jest neden bu kadar zor?
Daha önce de daha önce dediğim gibi, bu yargı bana ait değil. Google’a okuması en zor kitaplar yazdığınızda ilk beş sırada çıkan bir kitap. Buna bir de yabancı dilde okumak gibi bir zorluğu eklerseniz, zannederim ki zorluk derecesi en az iki katına çıkıyor. Yine de kitabı okumanın neden zor olduğunu belirtmek gerekecek.
1- Kısaltmalar – Kitapta çok fazla özel isim ve bunların kısaltması kullanılmış. Önceleri bunları aklınızda tutabiliyor olsanız bile zamanla karmakarışık bir hal alabiliyor.
2 – Karakterler – Kitapta inanılmaz sayıda karakter var. Her biri birbiriyle ilişkili, her birinin bir hikayesi ve gelişimi var.
Anlatmak istediğim tam olarak şöyle bir şey:
3- Kelimeler – Yabancı dilde okumanın zorluğu var elbet ama gerçekte bundan çok daha fazlası var. Anadili ingilizce olan birinin bile zorlanacağı derecede bilinmeyen kelimeler var, bir de yabancı kelimeler var. Rusça, Arapça, Türkçe… Divan kelimesi geçiyor mesela bir kaç yerde. Bu kelimeyi bilmeyen çok fazla Türk vardır bence.
4- Zaman Örgüsü – Post modern bir romanda elbette sırlı gelişen olayları beklemeyiz ancak bu romanda daha fazlası var. Yılllar sırayla verilmediği gibi yıl isimleri de sponsor şirket isimleri şeklinde. Mesela 2007 yılı yerine Türk Telekom yılı gibi isimler verilmiş. Elbette burada da yatan anlamlı bir mesaj var, o ayrı bir konu. Diğer sebeplere göre bu kolayca çözülebilecek bir problem çünkü roman çok geniş bir zaman dilimini kapsamıyor.
5 – Dipnotlar – Kitap yaklaşık 1000 sayfa, 200 sayfa kadar da dipnotlar bulunuyor. Ancak bu dipnotların farkı, roman hakkında fazladan bilgi vermiyor asıl hikayenin bir parçası. Bu yüzden bunları mutlaka okumak gerekiyor.
Infinite Jestin Konusu Ne?
Haz, eğlence, bağımlılık… Kitabın konusunu açıklamak çok zor, en azından ilk okumadan sonra. Belki ikinci ve üçüncü okumalardan sonra çok daha kolaylaşıyordur kim bilir.
Hikaye meksika kadanada ve amerikanın birleşerek oluşturduğu onan adlı ütopik bir ülkede geçiyor.
Hal isimli bir karakterin etrafında biçimleniyor. Hal, üstün zekalı ve yetenekli bir tenis oyuncusudur. Babası James, hen Halin okuduğu okulun kurucusu hem de bir film yönetmenidir. James infinite jest isimli son filminden sonra gizemli bir şekilde, kafasını fırına sokarak, intihar eder.
İnfinite jest izleyenin tekrar tekrar, ölünceye kadar izlediği bir filmdir. Dolayısıyla kötü amaçlı terörist gruplar ve gizli teşkilatlar da bu filmin peşindedir.
Kitabın konusu kısaca bu ailenin etrafında şekillense de dediğim gibi yüzlerce karakter ve her birinin farklı hikayesi var. Ortak noktaları ise bağımlılık.
Neden “Sonsuz Şaka”?
Infinite Jest ismini Shakespeare’in ünlü kitabı Hamlet’te geçen bir pasajdan alıyor. Henüz kitabı okumadım (ama satın aldım ve kısa süre içerisinde okurum diye umuyorum.) ama yine de kısmi bir yorum yapabilirim.
Kitabın kurgusuna baktığımızda klasik romanlardaki gibi linear bir akışı yok. Öncelikle dipnotlarla içerik arasında sürekli gidip gelmeniz gerekiyor. Bir okur bunu kitabın da temel konularından biri olan “tenis” oyununa benzetiyor.
Okuyucu tıpkı bir tennis gibi asıl içerik ve dipnotlar arasında gidip geliyor. Yine de bu sonsuz bir şaka demek için yeterli değil. Şakanın devamını kitabın sonuna geldiğinizde anlıyorsunuz.
Hatırlarsınız, kitabı bitirdiğimde tepkimin “Eeee?” olduğunu yazmıştım. Bunun sebebi kitabın sonunda beklediğiniz hiç bir şey olmuyor. Kitap bitmiyor yani. Sonra olayı gözden geçirdiğinizde, aslında kitabın ilk bölümünün beklenen son bölüm olduğunu anlıyorsunuz.
Bu sizi kitabı en baştan tekrar okumaya yönlendiriyor. İlk bölümü tekrar okuyunca da bitmiyor tabii.
Yani sonsuz bir döngüye giriyorsunuz. Sonsuz şaka bence birazcık bu, kitabın kendisi. Belki tekrar tekrar okuyarak bir çok yeni şey anlayacaksınız ama aklınızdaki soruların cevabı hep bir sonrakine kalacak.
Kimdir Bu David Foster Wallace?
David Foster Wallace
Bir dahi olduğunu söylemeye gerek yok. Ayrıca gençliğinde iyi bir tenis oyuncusuymuş, tıpkı kahramanımız Hal gibi. Ayrıca İngilizce öğretmenliği de yaptığını biliyoruz. Bir çok kitap yazdığınız da. Ve sonunda malesef intihar ettiğini de…
Sonuç
Post modern edebiyata gönül verdiyseniz, başka bir türden artık zevk almıyorsanız, bu kitap sizin için zirve olabilir.
Okuduysanız, okuyorsanız ve ya okuyacaksanız; bu sayfada anladıklarımızı paylaşalım.