Yabancı - Albert Camus

Bazen düşünüyorum da, keşke o ilk kitabı hiç okumasaydım, hatta, keşke okumayı hiç öğrenmeseydim. Beynim dış etkenler tarafından olabildiğince az şekillenseydi. Daha az düşünseydim. O zaman belki daha fazla konuşurdum ama olsun...

Ama o eşiği çoktan geçtik, artık geri dönme şansımız kalmadı. Durumu kabullendikten sonra ikinci keşke karşılıyor beni, keşke diyorum daha fazla okusaydım. Her karşılaştığım iyi yazarda hissi yaşıyorum. Keşke bu yazarı daha önce okusaymışım, halbuki yanıbaşımdaydı...

Keşkelerin bir anlamı yok, keşkelerin insana kazandırdığı bir şey de yok. Giden zaman geri gelmiyor malesef. 

İşte sınırlı sayıda sahip olduğum keşkelerden bir tanesini kullandığım yazar. Albert Camus. Kitabını okumak nerden aklıma geldi hatırlamıyorum ama bir vesileyle Yabancı kitabını okumuş oldum.

Tür olarak, felsefi roman diyebileceğimiz bir tür. Albert Camus'nun saçma felsefesini örnekleriyle anlattığı romanı. Kendine, ailesine, topluma her şeye yabancılaşmış, hayatın anlamsızlığının farkında ama yine de sahip olduğu hayatın değerinin farkında olan birinin hayatını anlatıyor.

Çok tatlı, sade ve anlaşılır bir dili var ancak kitabı bitirmiş olduğunuzda sizi uzun uzun düşündürecek derinliğe de sahip. Zaten yazar bu romanından sonra nobel edebiyat ödülüne de layık görülmüş. Yazarın diğer deneme ditaplarını da okuduğumuzda aynı samimi dili bulabiliyoruz.

Kitabın Konusu

Kitap, kahramanımızın annesinin ölüm haberini almasıyla başlıyor. Ancak böyle üzücü bir habere kahramanımız beklediğimiz, toplumun beklediği tepkiyi vermiyor. Cenaze yerine gittiğinde diğer insanlar gibi davranmıyor, olayın acısını yaşamak yerine ortamın fiziki rahatsızlıklarıyla cebelleşiyor.

Geri döndüğünde ise bir süre normal hayatına devam ediyor taa ki, güneşin fazla parlaması yüzünden bir arabı  (Killing the arab) öldürünceye kadar. (Direk konuya girdim.)

Sonrası malum, tutuklanıp yargılanıyor. Kitabın can alıcı noktası burada başlıyor. Toplum, kahramanızı bir cinayet işlediği için değil, toplumsal normlara uymadığı için yargılayıp ölüme mahkum ediyor.

Sonuç

Bu hikayeyi elbette başka bir çok yerde gördünüz, dönüşüm, tutunamayanlar, tehlikeli oyunlar, belki huzur kitaplarında. Albert Camus'nun farkıi kahramanımızın ölüme olan bakışı. Diğer tüm kitaplarda (nerdeyse) kahramanımız hayatın anlamsızlığı karşısında kendileri ölümü seçiyor. Camus ise her şeye rağmen yaşamak isteyen, yolu sonuna kadar gitmek isteyen ama toplum tarafından yargılanıp mahkum edilen bir kahraman oluşturuyor.