Tutunamayanlar, modern Türk romanının zirvesidir derler. Oğuz Atayın yaşamı boyunca pek ilgi görmemiş olsa da günümüzde çok satanlar arasına girmiş ve hakkında çok konuşulmuş bir kitaptır.
Bu kitabın bir başka özelliği de en çok bitirilemeyen kitaplar arasında oluşudur. İnsanlar duyduklarından gaza gelip bir hışımla kitabı alıyor ve henüz başlarındayken bırakıp atıyorlar bir kenara. Belki de bu kitap bir hayptan başka bir şey değildir kim bilir?
Oğuz Atay kitaplarında anlaşılması çok zor bir dil tercih eder. Tutunamayanlar için söylenen bir cümle vardı, sadece tutunamayanların anlayacağı bir roman diye. Bunun doğru olmasından tırsıyorum çünkü kitabı anladığımı düşünüyorum ve tutunamayanların sahip olduğu bir çok özelliğe sahibim. Kendime unutturmaya çalıştığım bir gerçek gibi.
Post modern edebiyatının genel karakteristiklerini paylaştığını söylerler. Gerçekle hayal iç içedir, anlaması özellikle zorlaştırılmıştır… Ancak bir Kafka sever olarak ben tutunamayanlar kitabında Kafka’dan çok şey buldum, öyle ki, Oğuz Atay’ın Kafka’nın bir çok kitabından esinlendiğini düşünüyorum. Bu, onun kitabının özgün olmadığı anlamına asla gelmemeli tabii.
Kafkayı bilirsiniz. Kitaplarının bir kısmı öldükten sonra bir arkadaşı tarafından yayınlanmış ve böylece o şaheserleri tanıma fırsatına erişmişiz.
Tutunamayanlar kitabının konusu nerdeyse Kafka’nın yaşam hikayesi ile aynı. Cemil diye bir karakter var. Zeki, hassas ve çevresine uyum sağlamaya çalışsa da pek başarılı olamayan bir karakter. Aslında görünüşte uyum sağlıyor ama aslında bu durumdan dolayı varoluşsal sancılar çekiyor. Bu yüzden de intihar ediyor. Daha sonra selimin arkadaşlarımdan olan turgut bu konuyu araştırırken selimin yazdıklarını buluyor. Bunlar içerisinde denemeleri ve ölmeden önce yazdığı günlükleri var. Bunları derleyerek kitap haline getiriyor ve yayınlıyor.
Kafkan’nın hayat hikayesi ile kitabın konusunun nasıl benzer olduğunu artık fark etmişsinizdir
Ama benzerlikler burada da bitmiyor. Oğuz atayın yazma tarzı, en azından bu kitapta, sıra dışı. Gerçekle hayal dünyası arasında gidip gelen, anlamayı zorlaştıran bir tarz. Bu elbette türk edebiyatında yeni bir eylem ancak daha önce Kafka’nın bulduğu ve bizleri mest ederek uyguladığı bir tarz. Onun kitaplarında da gerçekle hayal dünyası iç içedir ve anlaması zordur.
Oğuz atayın kitabı aslında iki tarzdan oluşuyor, birinci tar satirik, taşlama niteliğinde. Bu kısımda elbette bir çok yazardan etkilenmiş olabilir. Kitapta da ismi geçen Gogol’ün ölü canlar ve bir delinin hatıra defteri, bu bölümlerde kendini hatırlatıyor doğrusu. Zaten turgutun kendi kendine daha sonra da Olric’le olan konuşmaları hem bir delinin hatıra defteri ismini anımsatıyor hem de tarz olarak özellikle eleştirel bölümlerde kendini hissettiriyor.
Bunların dışında, özellikle cemilin günlüklerinin bulunduğu bölüm Kafka’nın etkisini iyice hissettirdiği bölümler.
Dönüşüm
Kitaptaki Kafka izleri sadece tarz olarak ortaya çıkmıyor. Zaten kitabın konusunun bile Kafkanın hayatına ne kadar benzediğini söylemiştim. Bu kitapta Kafkanın kitaplarına da bir saygı duruşu olduğunu seziyorum ve bu kitaplardan en öne çıkanı elbette dönüşüm kitabı.
Dönüşüm kitabını bilirsiniz. Kitabın kahramanı bir sabah aniden yatağında kocaman bir böcek olarak uyanır. Görünüşte böyle fantastik bir konusu olsa da Kafkanın bu kitabı var oluşsal bir eleştiridir. Gregor samsa aynı bizim kahramanımız cemil gibi zeki ve çalışkan bir insandır ve çevresine olabildiğince faydalı olmaya çalışır. Diğer taraftan ailesi ve çevresinin kalıplarına uymayı başarabildiği ölçüde değer görür ya da görmez. O kalıpların dışına çıktığında artık bir böcek kadar değersizdir.
Bizim kahramanımız cemilde de aynı sancılar vardır. Cemil ailesinin ve özellikle arkadaşlarının toplumsal kalıplarına uymayı görünüşte başarsa da içten içten başarısız olur ve dolayısıyla toplum dışına itilir ve sonunda da intihar eder.
Zaten kitabın bu bölümünde, cemilin günlüklerinde sık sık Kafkanın dönüşüm kitabına atıf vardır. Cemil hasta olduğu bu günlerde sık sık dönüşüm kitabını eline alır ancak hamam böceklerine karşı olan duyguları yüzünden başarılı olamaz. Burada sonradan anlarız ki Cemilin hamam böceği korkusu aslında Kafka’nın korkusu ile aynıdır. Toplumsan kalıplar… hamam böceği eşittir tutunamayanlar. Aslında aynı kavramlar, isimleri farklı.
Dava
Kafka, dava kitabında ulaşılmaz görkemli devlet dairelerinin tasvirlerini yapmıştır. Aynı tasvirler Oğuz atayın kitabında da gerçek ve hayalin birleşimi şeklinde tasvir edilmiştir.
Devlet dairesindeki bir memurla olan iletişimi, ve devlet dairesinde bir yöneticiye ulaşmaya çalıştığı bir rüya tasviri bu tasvirlerden en öne çıkandır.
Şato
Kafka şato kitabında ulaşılmaz bürokratik engelleri tasvir eder. Kitabın kahramanı bir devlet görevlisine daha doğrusu amirine derdini anlatmak için ulaşmaya çalışır ancak bunda bir türlü muvaffak olamaz.
Tunamayanlarda da bu hikayeye benzer bir tasvir vardır. Yukarda da bahsettiğim gibi, kitabın kahramanı Turgut devlet dairelerinde işlerini halletmeye çalışırken önüne çıkan engelleri uzun uzun anlatır. Hatta bu tasvirlerden birinde, rüyasında bir müdürle görüşmeye çalışır ancak mantıksız bir şekilde onu görmesine rağmen ona ulaşamaz, karşısına saçma sapan engeller ve bahaneler çıkar.
Şato kitabında da kahraman şatoyu sürekli görmesine rağmen ona ulaşmaya muvaffak olamaz.
Amerika
Amerika, Kafka’nın amerikaya gitmeden amerika hakkında yazdığı bir romandır. Kahramanın burada hayata tutunmaya çalışmasını anlatır. Kitabın sonunda Kafkanın kahramanı bir trene biner. Bu trende o zamana kadarki tüm endişeleri, korkuları sona ermiştir.
Tutunamayanların sonunda turgut tüm malını mülkünü satıp trene biner. Trenden hiç inmez, bir trenden iner başka bir trene biner. Aynı şekilde Turgut da bu dünyadaki endişelerini yüklerini geride bırakmıştır bu trende.
Sonuç olarak, Oğuz Atay sıkı bir Kafka hayranıdır ve öyküsünde Kafka’nın kitaplarından esinlenmiştir. Bu onun özgün olmadığı ya da iyi bir yazar olmadığı anlamına gelmiyor elbette. Hatta bu kitap Türk edebiyat tarihinin baş yapıtları arasındaki yerini hak ederek almıştır.
Benim yapmaya çalıştığım bu kitabın daha iyi anlaşılmasına yardım etmektir. Tutunamayanları bitirip anlayabilmek için Kafkanın tüm serisinin okunup anlaşılması gerekiyor.